Gitsek ya…
Hep duyar, merak ederdik. Kısmet pandemi günlerineymiş. Eczacılık Fakültesi’nden bir arkadaşımız rehberlik etti, Ankara Üniversitesi Tandoğan Kampüsü’nü gezdik.
Elbette nilüferli havuz, AÜ Tandoğan deyince ilk akla gelen.
Okullar açık ama büyük anfi bomboş. Çünkü pandemi.
Meydan başkalarına kalmış -yoksa zaten onların mıydı?- Senelerdir serpildikleri bu bahçede bu yıl daha da güzeller. Yalancı servi (chamecyperis lawsonia)
Bahar çoktan geçti ama katalpa halen çiçekte (catalpa ignonioides)
Gül ibrişim, adı gibi yumuşacık (albizzia julibrissin)
En büyük kozalaklı çam da var kampüste, Himalaya çamı (pinus wallichiana)
Ihlamur çiçeği ayrı da satılır ama yaprak diye satılan şey yaprak değildir aslında dedi rehberimiz (tilia cordata/tomentosa)
Bu da peruk ağacı veya duman ağacı diye bilinir (cotanaster coggygria)
Huş ağacının gözlü gövdesi gezerken bizi izliyor (betula pendula)
Ama kampüsün neşeli heykellerinin umrunda değiliz.
Kampüste bir de açık hava taş müzesi var. Pembesine aldanmayın, Ankara’daki devlet mevcudiyetinin temel taşı bu: Ankara Taşı (andezit)
Kafeler boş, yollar boş, kozalaklar her yerde. Çünkü pandemi.
Bu da bir nevi endemik, uğurluyor bizi kampüsten. Giderayak pandemide aç kalmış mıdır endişesi…
—
Fotoğraflar: Özlem Mengilibörü